8 Ekim 2010

Puslu Kıtalar Atlası.

"Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki kun-i kainattan 7079 yıl, İsa Mesih'ten 1681 ve Hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına Konstantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı."

Enfes bir Türk romanı okumak ister misiniz?

Geçenlerde bir kitapçıda elime aldım bu kitabı. Arkadaki yazısını okudum ve biraz dili ağır gibi ama olsun bir bakayım diyerekten kasaya yöneldim. Kasadaki sıra bitene kadar ben 3-4 sayfa okudum. Galiba lezzetli bir kitap buldum dedim kendi kendime.

Sonradan bir kere elime aldım kitabı ve bitti. O kadar çabuk bitti ki anlatamam. Bitti bitmesine ama tabiri caiz ise beni de yerden yere vurdu. Mükemmel bir sarmal örgü. Birbirinden tamamen, tamamen farklı noktalarda başlayan ve kesişen hikayeler, hiç bir şeyin boşu boşuna vurgulanmadığı olaylar ve en ince detayına kadar tasvir edilmiş Osmanlı dokusu. Serdar daha ne ister!

"Rendekar (Descartes) Doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öyleyse varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar. Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum.

Öylese gerçek olan biri beni düşlüyor.
O gerçek, ben ise bir düş oluyorum."

Enfes bir Türk romanı okumak ister misiniz?

Hiç yorum yok: